11 Ocak 2009 Pazar

Topican.......!!


Topican öleli neredeyse bir ay oldu. Biraz özledim aslında onu,
dün aklıma geldi hüzünlendim kendimce..
mutsuzdu.. çok mutsuzdu,,
en iyi ben bilirdim onun nasıl olduğunu.,,
çok iyi tanırdım; kimseyle konuşmayı sevmezdi, istemezdi kimseyi..
ne kuşlarla anlaşırdı ne de insanlarla,
iletişim kurmada pek yetenekli sayılmazdı; aslında sayılmazdı değil hiç kuramazdı,
..bilmiyorum belki de istemezdi..
uçmak da onu tatmin etmezdi,

bazen mutlu olduğunu bilirim : sadece yolculuk yapmayı severdi, heyecanlanırdı, öterdi, mola verince dışarı çıkarırdım, suyunu koyardım; taze havayı solur, gökyüzüne bakardı.. bakardı önce; sonra gözleri parlardı güneşten.. yeşil tüyleri de...
sonra öterdi, sürekli öterdi,, hep öterdi.. ama sonra sıkılırdı..
yazın bahçelere çıkarırdım;;; yine öyle heyecanlanırdı...



şimdi hatırladım da bi keresinde kipa ya almamışlardı seni topican..
ben de sinirlenmiştim nedenmiş napıcak sanki kafeste demiştim de adam olmaz sokamayız diyip beni deli etmişti..
biz de senle sıcak güneşin altında öylece bakakalmıştık.. sonra orada bi park vardı oraya götürmüştüm seni.. yine gözlerin ışıl ışıl vik cik diye bağırmıştın..
sonra annemler gelmişti de o sıcakta pişmekten kurtulmuştuk..


bir kere de dandik bi köfteci bulmuştuk yolda... kız: "ayy kuşunu da mı getirdin ne güzell o da gezsin tabi demişti." sanki ben oralarda bi yerlerde yaşıyomuşum da mallık olsun diye kuşumu da getirmişim gibi yanımda,,,, neyse, sinirlenmiştim o zaman ama yapıcak bir şey de yoktu "hıı" demiştim gülümseyerek; pişmişkelle gibi...
işte topik en çok da bu yolculukları özledim seninle..


keşke psikolojin hiç bozulmasaydı da hiç obez olmasaydın, keşke ben senle hiç dalga geçmeseydim..
ama obez olmasan da hiç elimde durmazdın biliyorum, uçabilsen 2 sn durmaz giderdin benim yanımdan,
sevmezdin beni ,,
ben seni severdim ama...


sen mevlanayı severdin.. fingerboard severdin, televizyonda müzik dinlemeyi severdin ama beni sevmezdin,, olsun be gülüm sen mutlu ol gittiğin yerde gerisi boş,,, bak ben yalnız kalmıyorum hiç.. sen hep yalnızdın oysaki, ona üzülüyorum en çok da.. huysuz bi amca gibiydin, kimseyi istemezdin, ama olsun sen mutlu ol oralarda..
ne de olsa ben mutluyum buralarda :)

10 Ocak 2009 Cumartesi

tatilimsi anlar..


bitmedi ama biticek. 8 sınav geçip de 4 sınav kaldıysa ben o sınav haftasına sınav haftası demem işte.. o hafta artık az kalmış bir haftadır, bitmeye yüz tutmuştur; tıpkı çürümeye yüz tutmuş bir elma gibi. ...

evettt işte ben bu tatilimsi anları yaşarken içimde, berk bey tatilini yaşıyor konyalarda... o ki mutlu o ki huzurlu, ben ki mutsuzumsu ben ki huzursuz...

ama bitiyor, hepsi perşembe günü bitiyor, o perşembe ki benim bedük dinlemeye gitmek istediğim perşembe o perşembe ki benim kanalın birinde japon filmi izlemek istediğim perşembe.. o perşembe ki its overrr its over why is it overr diyeceğim perşembe...

(iç kafiye yaptım, aliterasyon yaptım asonans yaptım hüsn-i talil yaptım,, hepsini yaptım..)

8 Kasım 2008 Cumartesi

siyah - beyaz aşk..


gelecektin bana sarı sonbahar gününde;
sıkı sıkı saracaktım seni..
üşümüş tenin ısınacaktı..
sarı sonbahar sona erecek,
yeşil bahar gelecekti..
siyah beyaz görünecekti bize her mevsim;
öyle romantik kalacaktı yıllar..
sen yanımda kalacaktın hep.., yaz gelecekti benimle olacaktın
ne o, yere bakan yürek dağlayanın olacaktın,, ne bir başkasının
benim olacaktın yalnızca..
düşünürüm bazen; ¿neden benim olmadın, olamadın?
¿neden ayırdılar bizi? ¿peki neden gönderdiler seni benden uzaklara?
kalsaydın ya yakınımda, alacaktım seni yanıma...
ama olmadı sen gittin, ben kaldım.
ama vazgeçmedim senden, gelip getireceğime yemin ettim seni,
ey gönlümü kaptırdığım,,
klasik damalı vans çanta..

5 Eylül 2008 Cuma

TOKYOO 東京

Kim ne derse desin.. Tokyo güzel şehir eleman.. Bir kere o gece parıl parıl parıldayan ışıkları yeter be Tokyo'nun. Kalabalık olsun, NY da kalabalık nolmuş yani. Zaten bilgisayarıma format attım. Masaüstü resmim gitti, çok da üzülmedim hani.. zaten gitsin de yenisini ayarlayayım bu kötü diyordum. Sonra oturdum bilgisayarın başına dedim hideto mu yapsam x japan mi yapsam,, düşünürken dedim bırak ya bırak.. silkelendim google a girdim buldum Tokyo'nun gece manzaralarını ışıklı ışıklı.. kaydettim hemen.. sonra da kolajladım miss gibi masaüstü oldu.. artık masaüstümde tokyo gecelerini seyrediyorum. Babam da beğenmiş. Anneme "sana da yapsın bi tane ışıl ışıl Tokyo'yu izlersin" diyodu da annem "bırak amannn" dedi geçti gitti :D neyse artık "bu ucube herifler kim ne kadar çirkinler ayy ıyy" deyip de beni fıtık edemeyecek kimse. Tokyo ya laf ettirmem edeni rahat bırakmam :D
Gidecem işte oulcana inat afs yle gidecem. Almıyo mu Tokyo afs yle ozaman kaçıp gidecem gidecem de gidecem. Oulcan Finlandiya'da depresyona girip harakiri planları yaparken ben Tokyo'da geziyo olacam haberin olsun kün efendi..

Bu AYIN irem turan'a cuk oturan RESMİ -- AYIN RESMİ

Şimdi ee bu ne yani ne alakası var diyeceksiniz. Ben de olsam ben de derdim ama, şimdi açıklayınca "hımm bu muydu pehh!" diyenler de olacak :D ama artık yapacak bir şey yok. Oulcan attı; "osmiik hayatının resmini buldum" diye "blouna koy kesin, illa koy" dedi. ben de iyi madem koyayım harbiden güzelmiş dedim.. :D


Yaklaşık 3 hafta önce bende bir soda sevgisi başladı. Tabi soda dediysem meyveli soda... Geçen hafta kızılaya indiğimizde 3 soda aldım içtim;; tabi farklı zamanlarda;; bi Tunalıda, bi Küçükesatta, bide Karanfilde :D.. ama bu da beni huzura kavuşturmaya yetmedi. Soda sodaaa diye sayıklarken kocaman bir billboardda meyveli soda reklamı görmezmiyim.. İyice çileden çıktım. Soda yok bişey yok biz anca sıcağın koynunda geziyoz. Hal böyle olunca sodayla kafayı bozdum.. Hatta o gün, hesaplarımı göre toplam 800 ml içmişim (aslında 1 e tamamlayacaktım ama evde kalmamıştı.) Geçen gün de gene oulcanla kızılaydayken oruçlu olunca iyice mahvoldum susuzluk sodasızlığa dönüştü.. Oulcanla eve gidip iftarda kaç soda içebileceğimi tartmaya tartışmaya başladık.

Evet bu bir soda reklamı. (tabi shoplu) Ayrıca ordaki hortlak tipli bayan; bir çekik gözlü, uzak doğu korku filmlerinden birinden fırladığı neredeyse kesin olduğu için Oulcan da bu resmi hayatımın resmi olarak uygun görmüş. İyi de etmiş ben de sevdim gerçekten ilginç bir kombinasyon olmuş soda ve korku karekterli çekik bayan...

Kei Nishikori


Geçenlerde babamın tenis aşkı sayesinde bu genç nihon-jin tenisçiyi keşfettim. Kendisi henüz 18 yaşında olmasına rağmen ilk yüze girmiş başarılı bir sporcu. Her ne kadar ona olan sevgimi;; çekik gözlü olduğu için seviyor nerde çekik orda İrem hesabında değerlendirse de benim değerli arkadaşlarım., ben onu genç yaşta iyi işler başarma yolunda ilerleyen her geçen gün kendini daha da geliştiren hırslı bir tenisçi olarak görüyor kendisini destekliyor, başarılarının devamını diliyorum ayrıca ilk 3 e girmesini de ekstradan diliyorum. (tabi daha var bayağı bi..)